Selahattin Demirtaş: Allah yalancının belasını versin mi

0

Selahattin Demirtaş: Allah yalancının belasını versin mi

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Elazığ’da partisinin
düzenlediği yemeğe katıldı. Partililer tarafından yoğun ilgiyle
karşılanan Demirtaş, 7 Haziran’da yapılacak genel seçimlerin sadece
yeni dönem milletvekillerinin seçileceği bir seçim olmadığını
söyleyerek, ” Türkiye ‘nin önünde iki yol var. Birinci yol şu anda
AKP ‘nin temsil ettiği, AKP’nin şahsında tek adamlığa diktatörlüğe
doğru giden, ülkedeki hiçbir farklığı kabul etmeyen ve Ortadoğu ‘da
da IŞİD, El Kaide benzerinde temsiliyetini bulan zihniyet bu
seçimde bir seçenek olarak halkın önünde duruyor. Diğer seçenek ise
demokrasi ve özgürlükler konusunda ülkenin bütün farklıklarını
zenginlik olarak kabul eden yeni bir anayasada barış etrafında
buluşturabilecek ve en önemlisi yoksuldan, işsizden, çalışandan,
çiftçiden yana bir çizgi olacak. Bu çizgi ile HDP en güçlü şekilde
temsil ediyor olacak” diye söyledi.

İnanç İşleri Başkanlığı Kuracağız

Demirtaş, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldıracaklarını belirterek,
“Sadece bu 12-13 yılda kazandıkları para Türkiye’nin bütçesinden
fazladır. Parayı koyacak saklayacak yer yok. Sadece karalamak için
söylemiyorum, sizler de izliyorsunuz. Bunlar çıkarlar kameraların
karşısına iki inşallah, bir maşallah, bir bismillah hadi bir daha
oy verin derler. Şunu unutmayın, biz anamızdan, babamızdan her
şeyden önce şunu öğrendik, bizim komşumuz açsa bizde aç olacağız
dinimiz bize bunu öğretti. Bu nedenle diyorum ki, bakın dini imanı
en çok kullananlar kim biliyor musunuz? Diyanet işleri. O nedenle
diyorum ki bu beladır bela. Din hizmeti vermiyorlar. Din hizmeti
keşke verseler. Biz ne yapacağız? Biz diyoruz ki, Diyanet bir israf
mekanizmasıdır. Onu kaldıracağız, İnanç İşleri Başkanlığı
kuracağız. Çocuklarımıza din eğitimi mi vermek istiyoruz, en
iyisini vereceğiz. Okullarda din eğitimi almak isteyen var,
aramızda Alevi var, Sünni var. Bu ülkenin Hıristiyan, Musevi
vatandaşları var, Süryani, Ezidi var. Herkese biz zorla kendi
inancımızı dayatamayız. Ben size soruyorum, sizin çocuğunuza okulda
zorla, zorunlu din dersi ile Hıristiyanlığı öğretseler ne yaparsın?
Ne hissedersin? Bir Hırıstiyan’ın çocuğuna da biz zorla
Müslümanlığı dayatamayız. Bu dinimize de aykırıdır. O yüzden
diyoruz ki din dersini zorunlu olmaktan çıkarıp seçmeli yapacağız.
İsteyen devletin okulunda hangi dini öğrenmek istiyorsa biz onun
eğitimini verelim. Zorunlu din dersi olmazsa zannediyorlar ki
hepimiz imansız kalırız. Hazreti Muhammed zamanında zorunlu din
dersimi mi vardı” ifadelerini kullandı. 

Allah Yalancının Belasını Versin mi? 

Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Sarayı’na da eleştirilerde
bulunarak şöyle devam etti: “Bu dinin önderleri başta Hazreti
Peygamber olmak üzere, bizlere, zenginliği, lüksü, israfı
öğretmediler. Hazreti Muhammed geriye servet olarak Allah’ın
emirlerinden ve kendi yaşam tarzından başka bir şey bırakmadı.
Bunun dışında mirası var mı? Yok. Bize diyorlar ki Hazreti
Peygamber’in yolundan gidiyoruz. Allah yalancının belasını versin
mi? Hz. Peygamber, 1500 odalı lüks sarayda mı yaşadı. Hani onun
yolunda gidiyordunuz. Diyanet İşleri Başkanı topluma önder olmalı.
Sen nasıl bu milletin parasıyla bir milyonluk araba alıp makam
aracı yaparsın. Kendine birde küçük saray yaptırmış Ankara ‘da
Diyanet İşleri Başkanı. Bakın ben kaldırılacak dediğimde kıyameti
koparanlar, bunu bilin kaldıracağız. Lüks, israf içersinde bu
halkın paralarını çar çur edenler, bizim başımıza Allah’ın adını
kitabını konuşanlardan bahsediyorum, bunların propagandalarına
kanmayın. Yaptırdığı sarayın mermerlerini yurt dışından getiriyor,
Türkiye’de bulamıyor. Yaptırdığı sarayın bardaklarını altın kaplama
yaptırıyor. Bir tanesi bin TL, asgari ücret 900 küsür ama bir
bardak bin TL. Bakın bu şaka değil, Müslüman böyle yaşayamaz,
bırakın Müslümanlığı halk bu kadar yoksulken insan böyle yaşayamaz.
Ve bu gücü bu halktan aldılar halktan aldıkları oyla bu güce
eriştiler. Bunun hesabını da halkın sormazı lazım.” 

Sana Kısmet Olurda Cezaevinde Kendi Dilini
Konuşursun

HDP lideri Demirtaş, hükümetin kara propagandalarına halkın
kanmamasını isteyerek, hükümetin çevrelerinde işadamları,
müteahhitler grubun devleti haline geldiklerin ileri sürdü.
Demirtaş, “Öylesine para kazanıyorlar ki, öylesine bizim aklımız
hayalimiz almaz kazandıkları paralara. Ve buna kimse dokunmasın
diye her türlü çılgınlığı yaparlar. Sırf bu ellerindeki güç
kaymasın diye. Bunlar iktidara geldiklerinde kafalarında ne
vardıysa bilmiyorum, ama o günle bu gün arasında çok fark var.
2002’de iktidara geldiklerinde bu halkın bütün sorunlarının
çözümüne söz verdiler. Yolsuzluğu, hırsızlığı bitireceğiz dediler,
Kürt’ün sorununu çözeceğiz dediler, geldiğimiz noktaya bakın. Kürt
sorunu yoktur diyor. 13 yıl sonra geldiği nokta budur. Daha ne
yapalım size diyor, olağanüstü hali kaldırdık diyor. Cezaevinde
zaten ana dilinde konuşabiliyorsun diyor. Birde seçmeli derse var
okulda Kürtçe daha ne istiyorsun diyor. Senin daha neyin yok diyor.
Bakın bir Kürt için bundan daha büyük hakaret olmaz, Biz sana
verdik diyor. Sen kimsin bize veriyorsun, sen kim oluyorsun da bize
sadaka vermiş gibi, size verdim daha ne istiyorsunuz diyorsun.
Onurlu olan insan bu laftan dolayı bu hakareti kabul etmez. Çünkü
bizim anadilimiz onun verebileceği bir şey değil. Allah’ımız bizi
nasıl yaratmışsa o öyledir. Doğduğumuzda o bizim hakkımızdır.
Cezaevinde bile diyor Kürtçe konuşmayı serbest yaptık, inşallah
sana da kısmet olur orada anadilinde konuşursun” dedi. 

Kafasını Kaldırana Dinle Vuruyorlar

Demirtaş, halkı din eliyle susturduklarını ifade ederek,
konuşmasını şöyle dile getirdi: “Peki, bunları nasıl başarıyorlar,
halk niye isyan etmiyor. Halk bu kadar zulme rağmen niye isyan
etmiyor, kimin eliyle bunu yapıyorlar. Diyanet eliyle yapıyorlar.
İşte o susturma işini de diyanet eliyle yapıyorlar. O nedenle
diyorum ki, din bunların elinde rehine olmuş rehine. Dini sopa
olarak almışlar kafasını kaldırana dinle vuruyorlar. Açlığa isyan
edene dinle vuruyorlar, işsizliğe isyan edene, kullandıkları sopa
Allah’ın bize gönderdiği din değil yanlış anlamayın devletin
hükümetin dinidir. İslamiyet değil alakası yok. Ben bu nedenle
diyanet kalkarsa din özgür olacak diyorum. Dini Seydalardan
öğrenin, dini Melelerden öğrenin, gidip camiden öğrenin, ananızdan,
babanızdan öğrenin. Diyanet olmasa dinsiz mi kalacağız? Hangi dinde
ibadet yapacağına ilahiyat karar veriyor. Kürtçe, Zazaca hutbe
verdiklerinde diyanet isterse soruşturma açtırır, niye? Türkçe
konuşmadın böyle bir din olur mu? İslamiyet böyle bir din mi? Var
mı İslamiyet’te sen Zazaca konuşamasın diye var mı tek kelime.
Türkçe bilmeyen insanlar ne yapacak nasıl ibadet edecek. Sen hadi
diyemiyorsan hadi yasaksa Allah’a nasıl sesleneceksin, yasaklıyor
onu işte. Buna nasıl devlet karar veriyor. Allah’a hangi dilde
yalvaracağımıza diyanet karar veremez, devlet karar vermez. Allah
bizi hangi dilde yaratmışsa merak etmesin diyanet Allah anlıyor
bizi zaten. Allah Kürtçe de biliyor, Zazaca da, Arapça da, Lazca da
biliyor. Merak etmeyin o yaratmış o ey Diyanet İşleri Başkanı sen
Kürtçe bilmiyor, anlamıyor olabilirsin Allah büyüktür o biliyor
merak etmeyin. Başbakan çıkmış HDP dine karşı, bak HDP dini
kaldırmaya çalışıyor sığınabildiği budur işte, Allah yalancıyı
sevmez. Sayın başbakan sevmez, yalan söyleme aman aman ne yaparsan
yap yalan söyleme. Çık halkın karşına gerçekleri anlat. Ayrıca sen
yalan söylemeyi beceremiyorsun, sanın ustan iyi biliyordu sen
bilmiyorsun. Gerçekten beceremiyor yalan söylemeyi, yalan
söyleyince hemen belli oluyor. Bak o onun ustası maharetliydi 10
tane yalan söylüyordu bana mısın demiyordu. Ama bu
başaramıyor.” 

Bir yanıt yazın